THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES

20 Mart 2009 Cuma

Serbest Kürsü 1

Normallik

Normal sözcüğü asıl olarak normlara uygun demektir. Bir toplumun normları ise o toplumun genelinde gözlenen duruma göre belirlenmektedir. Bu durumda normallik, toplumun geneline uygunluk olarak da nitelendirilebilir. Tabi bu söylediklerim olaylar için geçerlidir. Kişinin normalliği genel anlamda söz konusu olamaz. Çünkü insanın karakterini oluşturan birçok özellik vardır. Bu özelliklerin tamamı topluma uygun ya da tamamı topluma aykırı olamaz. Bu durumda kişilerin değil, olay veya davranışların normalliğinden söz edilebilir.

Normallikle ilgili bir başka problem de 'normal' davranışlarda bulunmanın doğruluğudur. Benim düşünceme göre böyle bir değerlendirmeden söz edilemez. Örnek olarak, Türkiye'de eğitim durumuna göz atarsak, ilkokul mezunlarının çoğunlukta olduğunu görürüz. Bu durumda Türkiye için eğitim durumundaki normallik ilkokul mezunu olmaktır. Peki bu doğru mudur? Aslında burda doğru bilginin varlığı konusuna girmem gerekir ancak bunu henüz yapmayı planlamıyorum. Benim cevabıma gelirsek; hayır, doğru değildir. Ancak yanlıştır da diyemem. Benim yapabileceğim sadece ama sadece eğitim durumu konusunda normal ya da anormal olmayı seçmektir. Çünkü bu benim karakterimdir ve ancak kendi seçimlerimden sorumluyumdur. Başkalarının düşünce ve seçimlerini yargılama hakkım yoktur. Yani ilkokul mezunu olanların da bunun için elbet sebepleri vardır. Türkiye'deki bir başka 'normallik' olan aile baskısı ya da kişinin öznel seçimi olabilir. Varmak istediğim sonuç, kimsenin normal ya da anormal davranışa göre yargılanmaması gerektiğidir. Çünkü normalliğin ya da anormalliğin doğruluğu konusunda kesin bir bilgiye ulaşamayız.

Aslında tüm bu yazdıklarım sadece girişti.

Yazımın bundan sonraki bölümü, anormallik yüzünden yargılanmak üzerine. Yıllarca anormal olanı dışladık. Ve hala dışlamaktayız. Halbuki anlamadık ki onun yaptığı da sadece bizim gibi bir seçim yapmaktı. Kendisini ilgilendiren şeylere karışmamalıydık. Burdan yine klasik ders kitabı cümlesine geliyorum. ''Başkalarının haklarını zapt etmedikçe...'' Demek istediğim, her birimiz sadece kendimizle ilgili seçimler yaparken özgürüzdür ancak bir başkasına zarar ya da yarar vericekse bu seçimimiz, o kişinin bizim seçimimiz hakkında yargılama ya da onaylama yapması doğrudur. Diğer hallerde insanların seçimlerine karışılmamalıdır.

Tüm toplumlarda bir 'normallik' kabul edilen bir yaşam tarzından bahsetmek istiyorum şimdi de sizlere. Sistem gereklerine uymak, hayatını tek düze yaşamaktır normal olan. Bunun aksini düşünenler de vardır tabi ki. Özgürlük meraklılarıdır onlar. Seçimleridir onların anormal olmak. Ancak bu kişiler toplumda dışlanır. Çünkü sistemin işleyişinin bir parçası olmamaktadırlar. Çocukluklarından beri onlara öğretilenlere uymayanlardır onlar. Çocukken hepimize doktor, mühendis olmak öğütlenir. Farklı bir meslek söylendiğinde hemen bir kulp bulunur. Çünkü onlara öğretilen de budur. Çoğumuz çocukluğumuzda arkeolog ya da bir gezgin olmak istemişizdir. Bu düşüncelerimiz ise büyüklerce 'normal' olmadığından ötürü onaylanmamıştır. Peki büyüdüğümüze göre, neden hayallerimizin peşinden gitmiyoruz? Neden kendi isteklerimiz yerine, olmamız istenilen şey olmak için uğraşıyoruz? Çünkü içimizde dışlanma korkusu var. Kabullenilmeme korkusu, yalnız kalma korkusu. Yalnız kalmamak adına kendi benliğimizden vazgeçiyoruz. Seri üretimden çıkmış robot sürüsüne dönüşüyoruz. Bunu yargılıyor muyum? Tabi ki hayır. Çünkü bunlar sadece benim düşüncelerim. Başka bir insana göre sistem gereklerine uymak doğru olan olabilir. Çünkü bu durumda kendisi gibi insanlarla sorunsuz bir şekilde yaşayabilir. Belki hayalleri olmasa da sorunsuz bir şekilde yaşayarak kendini mutlu edebilir. Bir de sisteme uyup aynı zamanda hayallerini gerçekleştirmeye çalışanlar da vardır mesela. Çok yorucu olsa da hem hayallerine hem de sisteme uyar bu insanlar. Bu sadece seçim meselesidir yani. Olanla mutlu olmaya çalışmak ya da daha fazlasını isteyip risk alma seçimidir.