Dün hayatımın en güzel doğum gününü geçirdim sanırım. Deniz'im Çanakkale'ye gideceğini söylemişti bana. Bu yüzden buruktum başta biraz. Onsuz girmek istemiyordum yeni yaşıma. Cumartesi günüydü, mesaj attı bana. Çanakkale otobüsündeyim diye. Tüm yol boyunca mesajlaştık. En azından mesajlaşıyoruz diye düşünüyordum. Bu sırada kapı çaldı. Korkarak açtım kapıyı. Bizim evin kapısı pek çalmaz çünkü. Delikten bakıyordum kim geliyor diye. Bir baktım ki tatlı Deniz'im çıkıyor merdivenlerden. Açtım kapıyı, atladım üzerine. Öptüm güzel dudaklarından. Elinde ise bizim buradaki Cihan Pastanesi'nin kutusu duruyordu. Pasta da almış ne güzel dedim. Sonra geçtik içeri, anime falan izledik. Sonra sıra geldi pasta kesmeye. Kutuyu açtım içinden, Baylan'ın Çikolatalı Truffle pastası çıktı. Sevinçten havalara uçtum tabii. Şimdi okuyan için bir şey ifade etmeyebilir bu söylediklerim, sıradan bir pasta gibi gelebilir. Ama öyle değil işte. Çocukluğumdan beri en sevdiğim pastadır o. Küçük bir kızken paramız olduğunda annemlerin beni mutlu etmek için aldığı, lisede sınav stressinden kaçtığımda yediğim pastadır o. Baylan'ın o huzurlu bahçesi ve bu lezzet, benim için bir tapınak olmuştu. İşte öyle özel bir şeydi o pasta benim için. O bunu düşünmüştü. Daha önce bana alınan hediyeler gibi değildi. Çocukluğuma döndürmüştü beni. Üşenmemişti işte. Taa Bahçelievler'den üşenmeyip Kadıköy'e gitmiş, pastayı almış ve gelmişti. Böyle düşünceli, güzel bir varlık kollarımda uyurken mutsuz olmak nasıl mümkün olsun?
''I can't see me lovin' nobody but you
For all my life
When you're with me, baby the skies'll be blue
For all my life''
7 Mart 2011 Pazartesi
En birinci doğum günü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)