THOUSANDS OF FREE BLOGGER TEMPLATES

10 Mart 2010 Çarşamba

Psychedelic

Gecenin ortasında kaybolmuş durumdayım. Çok klasik bir cümle değil mi? Bence de öyle... Ama bu akşam sanki biraz daha önemli bu kelimeler benim için. Böyle söyleyince başıma kötü bir şey gelmiş gibi görünüyor. Aslında kötü bir şey olmadı. Hatta hayatım son derece 'normal' gidiyor denebilir.
Hayatım şu an çok normal aslında. Yani okuluma düzenli olarak gidiyorum, sevgilimle aram iyi, ailemle aram iyi, arkadaşlarımla aram iyi. Ama nasıl desem? Psychedelic hissediyorum. Evet, tam olarak ruh durumumu tanımlayacak kelime bu... Psychedelic...
Kendimi farklı bir boyuta geçmiş gibi hissediyorum. Sanki nesneler olduklarından daha uzaktalar, düzlemler şekil değiştirmiş. Yere değmiyor gibiyim. Ancak uçar gibi değil; iplerle bağlı, tutuluyormuş gibi. Herhangi bir mutluluk yok, üzüntü de yok. Sadece bir kusma isteği var. Uykum var ama uyumak istemiyorum. Yatağımdan kalkmak da istemiyorum.
Peki istediğim şeyler yok mu? Elbette var. Bir şeyler yaratmak istiyorum. Kafamdaki imgeleri kağıda ya da hamura aktarmak istiyorum. Ancak bunu her yapmayı denediğimde çirkinleşiyorlar. Çünkü gerçekliklerini kazanırken özgürlüklerini kaybediyorlar. Ve sanırım kendimi de bu kafamdaki karakterler gibi görüyorum. Dünyadan uzak tutulduğumda özgür olabiliyorum. Kendi yarattığım kozmik evrenimde kendi küçük ellerimle bir hayat kuruyorum. Renkler soluk. Ama bazen de parlak bir renk çıkıyor aralarında. Kontrol edemiyorum düşüncelerimi. Bazen sadece alakasız imgeler oluyor. Sanırım bir saniye içerisinde bin tanesi geçiyor gözümün önünden. Sonuncusu parlak bir pembe renk ile patlıyor gözümde, bir flaş gibi. Ve gerçekliğe dönüyorum, her şeyin sabit durduğu yere...
Gözlerimi her kapadığımda aslında gözlerimi açmış oluyorum. Sadece gördüklerimi nasıl anlamlandıracağımı bilmiyorum.
An Analysis of these strange days...

0 yorum: